Haberler

Haberler

NERGİSLER ÖĞLEN SINIFI AİLE KATILIMLARINDA HACİVAT VE KARAGÖZ ETKİNLİĞİ YAPTI

le katılımı; çocuğun gelişimi, öğrenmesi, okuldaki ve hayattaki başarısı için vazgeçilmez bir güçtür. Uzun yıllar aile katılımına yönelik yapılan araştırmalar bize şunu tekrar tekrar göstermiştir: ‘Katılan ailelerin’ çocuklarının; sağlıklı, bilgili, sorumluluk sahibi bireyler olma şansları daha yüksektir. Önemi, etkileri ispatlanmış olsa da bizde ve pek çok başka ülkede uygulamaya geçirilmesinde zorluklar yaşanmaktadır. Aileler çocuklarının ilk öğretmenleri olarak, onlar okula başlayana kadar gelişimlerinden ve eğitimlerinden birinci derecede sorumludur. Ebeveynlerin bu sorumlulukları çocukları okula başladığında sona ermez, sadece bunları öğretmenlerle paylaşmaya başlarlar. Ailelerin çocuklarının eğitimleri konusunda, yaşam boyu sorumlulukları ve imkanları olduğunu belirten araştırmacılar (Mc Bride ve Rane, 1996; Eliason ve Jenkins, 2003; Morrison, 2003) birçok ailenin sahip oldukları bu önemli ve etkin rollerinin farkında olmadıklarını belirtmektedir. Okullar ise, eğitim öğretim görevlerini yerine getirirlerken aile ortamının çocuk üzerindeki etkisini kabul etmek ve bundan yola çıkarak hareket etmek zorundadır. Bu zorunluluk aynı zamanda ailelerin katılımının önemini vurgulamaktadır.

Devamı

ORKİDELER SABAH SINIFI AİLE KATILIMLARINDA ERBANE ENSTRÜMANINI TANIDILAR

Erbane, binlerce yıldır Mezopotamya ve İran coğrafyasında kullanılan vurmalı bir çalgımızdır. Süryani, Arap ve Farisi kültürlerinde mevcuttur. Bu saza Araplar ve Farslar “def” demekte, yerel halk ise “erbane“, “arbane” ve “arbani” gibi isimler vermektedirler. Gövdesi eğilmiş bir ağaçtan oluşturulan kasnaktan müteşekkildir. Bu kasnak için genellikle gürgen ve ıhlamur ağacı kullanılır. Kasnağın içerisine 33 adet kanca takılır ve bu kancaların her birine iç içe geçmiş üçer adet metal halka/zincir takılır. Bu zincir grubunda toplamda 99 metal halka bulunur.  

Devamı

DRAMA SINIFIMIZIN HAREKETLİ VE EĞLENCELİ ANLARI

Drama, tiyatro,sinema,dans gibi kişiyi aktif kılan bir alandır. Drama insanı kuşatır ve geliştirir. Eğitim ve öğretimde öğretmenler pek çok konuda dramadan yaralanırlar. Rol oynama, yaratıcı dramanın önemli araçlarından biridir. Drama çalışmaları çocuğu bağımsız davranmaya, hoşgörülü olmaya, demokratik olmaya ve yaratıcı bir kişilik kazanmaya yöneltir. Ayrıca , drama,eğitimin değişik basamaklarında yer alan diğer disiplinlerin pek çoğunda bir yöntem olarak uygulanabilir. Drama yoluyla öğrenme çabuklaştırılır ,etkinleştirilir. Bu çalışmalar öğrencinin sözcükleri ,tutum ve davranışları ,devinimleri ve yaşam durumlarını anlamlandırmasını sağlar. Eğitimde yaratıcı dramanın önemini şu şekilde özetleyebiliriz ;  1. İmgelem ( hayal ) gücünü geliştirir 2. Bağımsız düşünebilmeyi sağlar 3. İş birliği yapabilme özelliğini geliştirir 4. Sosyal ve psikolojik duyarlılık yaratır Bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak, olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasını ve hissetmesini ve bu durumun ona iletilmesi sürecine empati adı verilir. 5. Dört temel dil becerisini ( konuşma , dinleme, okuma , yazma ) kazandırır,dilin kullanım alanlarını ve kalitesini zenginleştirir Dil gelişimi ile ilgili hedeflenenler şu şekilde belirlenmiştir :* Konuşmada güven* Konuşma becerisinde gelişme* Sözcük dağarcığında gelişme* Düşüncelerin yazılı ve sözlü anlatımında gelişme* Dinleme becerisinde gelişme* Farklı sosyal rol ve statülere ilişkin değişik dil biçimlerini kullanabilme* Okuma becerisini geliştirme* Yazma becerisini geliştirme 6. Sözel olmayan iletişimin öğrenilmesini sağlar. 7. Yaratıcılık ve estetik gelişimini sağlar. 8. Etik değerlerinin gelişmesine olanak sağlar. 9. Kendine güven duyma ,karar verme becerilerinin gelişmesini sağlar. 10. Farklı olay ve durumlarla ilgili deneyim kazandırır. 11. Kaslarını hareket ettiren yeni yöntemleri bulmayı,denemeyi ve bedenini çok yönlü geliştirmeyi sağlar. 12.Çevresindeki canlı ve cansız varlıkları tanıma ve algılamayı öğretir. 13. Hata yapma korkusu olmaksızın yeni davranışlar geliştirmeyi sağlar. 14. Sanat formlarına duyarlılık göstermeyi sağlar. 15. Özellikle doğaçlama çalışmalarında iç tepi ve dürtülerden yaralanmayı öğretir. 16. Duygunun sağlıklı bir şekilde boşalımından yararlanmayı sağlar.( Bu kontrollü bir birey için oldukça önemlidir.)Duygunun denetlenmesi ,onun bastırılması anlamına gelmez. Bütün insanlar zaman zaman hissettikleri öfke,korku,kaygı,kıskançlık,dargınlık gibi duygularını bu temaların ifade edildiği oyunlarda rol alarak boşaltabilir ve gerilimden kurtulabilirler. 17. Öncelikle kendini tanımasını sağlar. 18. Kendinde bulunan özelliklerle başkalarını karşılaştırabilmeyi sağlar. 19. Başkaları ile benzerliklerini keşfetmesini sağlar. 20. Kendinde geliştirmek istediği yanlarıyla ilgilenmesini ,kendini eleştirebilmesini sağlar. 21. Kendini ifade etmede gerek duyduğu kaynaklara ulaşma gerekliliğini fark ettirir. 22. Bilgiye ulaşmaya ve onu kullanmaya istekli duruma gelir. 23. Kendini ifade etmede güven kazanır.

Devamı

İNGİLİZCE SINIFIMIZDAN DOLU DOLU ETKİNLİKLER

letişim kurmanın mucizesi dil, dil öğrenmenin mucizesi ise gelişime sağladığı faydalardır. Dil öğrenimi, okul öncesinden başlayıp devam eden iletişim kurma, düşünceyi geliştirme ve bilgi aktarma gibi özeliklerinin gelişimine büyük katkı sağladığından oldukça önemlidir. Eskişehir’in tecrübeli dil kursu Önder Dil, dil öğrenmenin mucizevi faydalarının bilincinde hizmet vermektedir.  Dil öğrenmenin saymakla bitmeyecek faydaları arasından ilk 7’si. 1.Çocuğunuz Eğlenirken Öğrenir Okul öncesinden ilkokul 3.sınıfa kadar olan süreçte dil öğrenimi farklı tekniklerle yapılır. Rol model olan öğretmenler, çocukların eğlenirken öğrenmesi için çeşitli kurgularla dil öğretir. Oyunlar ve çeşitli tekrarlar, bu yaşta dil öğrenimini eğlenceli kılar. İlk aşamada sadece öğretmeni izler ve anlam çıkarır. Sonrasında ise tıpkı anadilde olduğu gibi konuşmaya başlar. 2.Öğrenmeye Kolaylıkla Aktif Katılım Sağlar Dil öğreniminde aktif katım, konuşulanın anlaşılmasının dışında cevap verebiliyor olmak, gün içinde de konuşabiliyor olmaktır. Çocuklarda bu durumda oldukça hızlı gerçekleşir. Aktif katılımın rahatça olması, henüz çok fazla bilgi birikimlerinin olmamasıdır. Bu sebeple hayatın içinde öğrendiklerini uygulamaları, yetişkin bireylerden daha kolaydır.  3.Matematiksel ve Bilimsel Yeteneği Gelişir Yapılan araştırmaların sonucunda, bir dil konuşanların beyin hücresinin sayısının iki ya da daha fazla dil konuşanlara göre daha çok olduğu görülmüştür. Yani farklı dil öğrenmenin beyin gelişimine katkısı büyüktür. Bu sayede çocuğun erken yaşta matematiksel ve bilimsel yeteneği gelişir. Aynı anda farklı konularda düşünebilme, hesap yapabilme, sonraki adımları tahmin etme gibi avantajlara sahip olur. 4.Özgüven Sahibi Olur ‘‘Başarmak’’ okul öncesi ve ilkokul çocukları için değerli bir sonuç. Çoğu zaman onlar sadece sizin takdir etmenizle dahi onlar kendilerine güvenir. Ancak dil öğrenmek, hem o dönemde hem de sonrasında çocuğunuzun özgüvenini her zaman arttırır. Başarmış olmanın bir sonucu olarak, diğer derslere olan katılımı artar. Yapamayacağım korkusu büyük ölçüde yenilmiş olur. 5.Hızlı ve Doğru Bilgi Edinir İnternet kullanımı artık çok küçük yaşta başlıyor. Sınırsız bir kütüphane olarak düşünebileceğimiz interneti doğru kullanmak, doğru kaynaklara ulaşmak ile mümkün olacak. Yapılan aramaların İngilizce olması, kısa sürede bilgiye erişimi mümkün kıldığından hızlı ve doğru bilgi edinebilecek.  6.Farklılıklara Rahat Uyum Sağlar Küçük yaşta dil öğrenmiş bir çocuk, o dönemde farklılıkların olduğunu pozitif şekilde benimser. Deneyimlenmiş olan ikinci bir dil, gözlemlediği farklılıklara çabuk adapte olmasını sağlar. Gelişen bakış açısı sayesinde, değişimden ve yeniliklerden beslenmeyi bilir. 7.Üçüncü Bir Yabancı Dil Öğrenmesi Kolaylaşır Çocuklar küçük yaşta deneyimle kazanmış olduğu özellikleri çok zor unutur. Anadili öğrenme biçimini ikinci kez farklı bir dilde uygulamış olan kişi, üçüncü dili bu sebeple daha kolay öğrenir. Öğrenirken anımsayacakları sayesinde, üçüncü dil öğrenimi kolaylaşır.

Devamı

KARDELENLER ÖĞLEN GRUBUNUN EĞLENCELİ SINIF İÇİ OYUNLARI

“Hayal gücü bilgiden daha değerlidir.” Albert Einstein Çocuklar doğumlarından itibaren çeşitli formlarda, çeşitli nesneler oyun kurar, gerçek hayatla ‘oyun’ aracılığıyla iletişim kurarlar. Oyun, çocuğun yaşamının vazgeçilemez bir parçasıdır. Oyun oynamak çocukları bedensel, duygusal, sosyal ve zihinsel olarak geliştirir. Oyun ve zihinsel gelişim Yapılan araştırmalarda, oyun oynamanın sinir hücrelerinin ve sinaps bağlantılarının gelişmesine katkıda bulunduğu görülmüştür. Ayni zamanda, oyun oynama deneyimi, beyindeki üzüntü, kaygı, öfke gibi olumsuz hisleri ortadan kaldırmaktadır. Oyun ve sosyal-duygusal gelişim Çocuklar, oyun yoluyla düşünceler, duygular ve ilişkilerde beceri ve kontrol kazanmayı öğrenirler. Oyun çocuklara ne kazandırır? Yaratıcı düşünmeyi Sorumluluk almayı İşbirliği kurmayı ve paylaşmayı Kendini tanımayı Dikkatini bir noktada yoğunlaştırmayı ve organize olma yetisini Sosyal roller edinmeyi ve duygularını dışa vurmayı Problem çözme yetisini Kendini ifade etmeyi ve sözlü ifadeleri anlamayı Toplu yasam için gerekli kuralları öğrenir.   Çocuk, oyun suresince seçtiği rollerle secim yapmayı öğrenir ve seçimlerin sorumluluğunu kabul eder. Bu, çocuğun sorumluluk bilincini ve hayat üzerindeki kontrolünü artırır. Ayni zamanda çocuk oyun aracılığıyla deneme-yanılma yoluyla öğrenir. Çocuk, oyun sayesinde sosyalleşir. Çocuğun diğer çocuklarla oyun aracılığıyla kurduğu iletişim, ileri yaslarda kendi başına karar verme alışkanlığı kazandırır, işbirliği yapma ve yardımlaşma duygularını geliştirir. Oyunun sağladığı özgür ortam, çocuğun duygu ve düşüncelerini, isteklerini rahatlıkla gerçekleştirebileceği bir dünyadır. Bu dünya, çocuğun gerçek hayata ilk adımlarıdır. Oyun çocuğu hayata hazırlar! Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi’nin yapmış olduğu araştırmalar sonucunda oyunun birçok özelliğiyle, çocukların gelişimlerine katkıda bulunduğu belirlenmiştir. 1. Oyun kurallı bir eylemdir ve bu kurallara uygun olarak oynanmak zorundadır. Oyun sırasında çocuklar, kurallar koyarlar ve duygularını oyun içerisinde kurallara uygun olarak açıklar, başkalarının haklarına saygı gösterirler. Bu da çocukları sosyal kurallara uymaları konusunda hayata hazırlar. Ayni zamanda kurallara uyulmadığı takdirde neler olabileceğini yasayarak öğrenirler. 2. Oyunlar oynanıp bitirildikten sonra ayni şekilde yeniden oynanır. Çocuklar ayni oyunu sıkılmadan defalarca oynayabilirler. Bu sayede çocuklar, hayatlarında birçok şeye ayni hevesle başlayabilmeyi öğrenirler (Örneğin; yeni bir is gününe). 3. Çocuklar oyunla ‘mekan’ tercih etmeyi öğrenir. Çocuklar oyunun yapısına göre tercih yaparken, tercihleri konusunda bilgiler edinmeyi, şartları değerlendirmeyi ve yaratıcı fikirler üretmeyi öğrenirler. 4. Oyunda rekabet vardır. Oyunlarda çocuk başarılı olmak için çaba harcar. Başarılı olan sevinci, kaybeden ise üzüntüyü deneyimler. Kaybeden çocuk, bir sonraki sefere kazanmak için kendini motive eder ve bu amaç doğrultusunda caba harcar. Bu rekabet ortamı, onları hayattaki mücadeleleri için hazırlamaktadır. 5. Her oyunda bir ritim ve uyum söz konusudur. Oyun başlar, ve gittikçe hız kazanır. Bu iniş ve çıkışlar oyuna bir ritim katar. Bu ritim sayesinde çocuk, hızlı düşünmeyi, düşüncelerini hareketlerine yansıtmayı öğrenir. Bu, da beden ile zihin arasında bir uyum oluşturur. Oyun çocuklar için sadece eğlenceli vakit geçirmek değil, ayni zamanda öğrenmek, gelişmek demek! “Oyunlar en neşeli araştırma biçimidir.” Albert Einstein.  

Devamı

KARDELENLER ÖĞLEN SINIFININ 'HACİVAT VE KARAGÖZ' ETKİNLİĞİ

Geleneksel Türk Tiyatrosu, yüzyıllar içinde kültür ile birlikte harmanlanarak gelenek ve göreneklerden, örf ve adetlerden, dini inançlardan beslenerek ortaya çıkmıştır. Bir milletin ruh kökünden çıkan her değer onun aksi sedası olarak değer kazanmaktadır.   Hacivat ve Karagöz orta oyunu olarak ortaya çıkmış daha sonra gölge oyunu olarak devam ettirilmiş bir oyundur. 13. yüzyılda yaşadıkları düşünülen gerçek karakterlerin, tipik Anadolu insanları olarak hayatlarına devam etmeleri, doğal sanat kaynağı olarak özellikle geliştirilmesi gerekmeyen bir halde nüve şeklinde meydana gelmiştir. Gölge oyunlarının ortaya çıkmasıyla bir gelenek olarak yaşatılmak istenen Hacivat ve Karagöz, muhtevasındaki gelenek ve görenek, örf ve adet, dini inanç figürleriyle geleneksel bir sanat eseri olarak Türk Kültürü’nün bir unsuru haline gelmiştir. Ortak kültürün ve kültür mirasının bir unsuru olan gölge oyunun bu karakterleri, eğitici ve öğretici bir misyonla yediden yetmişe herkesin hayatına bir şeyler katan bir değer olarak kabul edilmektedir. Karakterlerin günlük hayattan doğal insanlar olması, kültürel etkileşimi canlı tutmaktadır. Kültür, bir milletin duygu ve düşünce birliğinin sanat eserleriyle ortaya çıkmasını ve bu eserlerin bu minvalde çeşitlenerek devam etmesi şeklinde oluşur. Bu bakımdan Hacivat ve Karagöz de çıktığı kaynak, geliştiği çevre bakımında kültürün ta kendisi olma özelliğini kazanmıştır. Türk Kültür unsuru deyince Hacivat ve Karagöz ilk akla gelen isimlerdir.

Devamı

MÜZİK SINIFIMIZIN RİTİM ÇALIŞMALARI

Çocukların okul öncesi dönemden itibaren müzik ve ritim ile tanışmaları; duygularını ifade edebilme, karşı tarafı anlayabilme, iletişim kurabilme, aldığı rolü üstlenebilme, müzik estetik kazanımı açısından önemli rol oynar. Müzik ve ritim aynı zamanda çocuğun kendine güvenmesini sağlayarak özgüven duygusunun gelişmesine yardımcı olur. Çocukların ritim tutarken düzenli düzensiz yaptıkları hareketler küçük ve büyük kas gelişimini destekler. Orff destekli ritimsel çalışmalarımız psikomotor gelişimine ve duygularımızı ifade etmemize yardımcı olur. Ortaokul seviyesinde ritim çalışmaları; ruh halini değiştirmesine veya içinde bulunduğu ruh halinin devamını sağlamasına yardımcı olur. Eğlenceli bir müzik ya da hızlı neşeli bir ritim ile kan basıncımız artar ve hareketleniriz. Dikkatimizi toplamamıza yardımcı olur. Ritmin akışına uyum sağlamamız bizi motive eder. Ritim çalışmalarında yaratıcı yönlerini keşfetmeleri, zihinsel olarak rahatlamaları ve sosyalleşmeleri amaçlanarak takım çalışması, koordinasyon, konsantrasyon süresinde uzama, stres atma vb. kazanımlar olur.

Devamı

AKIL VE ZEKA OYUNLARI SINIFIMIZIN EĞLENCELİ AHŞAP PUZZLE ETKİNLİKLERİ

Ahşap puzzlelar çocuklarımızın; parça bütün ilişkisini deneyimleyerek Problem Çözme Yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olur. Parçaları doğru yere yerleştirmeye çalışırken Çocuklarımızın El-Göz Koordinasyonu ve İnce Motor Kasları gelişir. Parçaları bir araya getirerek, iki boyutlu Ahşap Puzzle’lar ile çocuklarımız kavradıkları parçaları hissetmenin keyfini süreceklerdir. Yatay puzzle olmasının yanı sıra  eşsiz puzzle pzarçaları üst üste dizildiğinde artık bir denge oyununa dönüşür. Parçaları bir denge içerisinde titizlikle üst üste dizmeye çabalarken çocuklarımızın konsantrasyon süreleri gittikçe gelişir. Denge oyunu neticesinde ise neşeli ve eğlenceli renkleri ile oluşturdukları üç boyutlu figürler ile Çocuklarımız Yaratıcılık ve Hayal Güçlerini kullanarak birden fazla oyun kurabilir, araç isimleri ve meslekleri pratik edebilirler. Üç boyutlu Ahşap Oyuncağının doğal ve sıcak yönü ile kurduğu oyunlara arkadaşlarını dahil etmek isteyeceğinden Çocuklarımızın Sosyal İlişki Kurma becerisi ve uyumu gelişir. Böylece yaşamı deneyimleyen bireyler olarak çocuklarımızın Öz Güveni gelişir. Zamansız, eğitici, eğlenceli, ahşap oyuncaklar çocuklarımızı daha yaratıcı ve aktif olmaya teşvik eder. Çocuklarınız ahşabın sıcaklığını hissederek öğrensin, eğlensin ve yaşamı pratik etsin…

Devamı

OKULUMUZDA KÜTÜPHANELER HAFTASI

Kitabın yararlarının anlaşılması ve sayılarının çoğalması sonucu kitaplıklar oluştu. Kitaplıkların gelişmesi ile kütüphaneler meydana geldi. Herkesin yararlanması okuması, başvurması için kurulan, içinde kitaplar bulunan binaya kütüphane denir.Millî Eğitim Bakanlığı, Mart ayının son pazartesi günü başlayan haftanın Kütüphane Haftası olarak değerlendirilmesini kararlaştırmıştır. Hafta süresince kütüphanenin önemi anlatılır. Kütüphaneciliğin sorunları kamu oyuna duyurulur. Halk, kütüphanelerin gelişmesi için bilinçlendirilir. Okullarımızda kütüphanenin yararlarından söz edilir. Kütüphanelerde uyulması gerekli kurallar öğretilir.Kütüphaneler eski çağlardan beri insanlığın hizmetindedir. Eldeki bilgilere göre ilk kütüphane, Asurlular zamanında kurulmuştur. Osmanlı imparatorluğu döneminde de kitaba ve kütüphaneye önem verilirdi. O dönemden zamanımıza kadar gelen büyük kütüphaneler vardır.Yurdumuzun belli başlı büyük kütüphaneleri şunlardır : İstanbul’da Süleymaniye ve Beyazıt Devlet Kütüphaneleri. Ankara'da Millî Kütüphane, Millet Meclisi Kütüphanesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kütüphaneleridir.Bunlardan Millî Kütüphane, 15 Nisan 1946 tarihinde kuruldu. Açılış tarihinde içinde iki kitap bulunan bu kütüphanemizde bugün 620 bin kitap vardır. Kütüphanelerimizdeki kitap sayısı yaklaşık 6 milyon kadardır. Kütüphanelerde, kitapların korunması, kitapların sınıflandırılması ve okuyucuya kitap verilmesi için uzman memurlar bulunur. Bu memurlara kütüphaneci denir. Kütüphanecilik özel bir eğitimi ve öğretimi gerektiren bir meslektir. Bu amaçla üniversitelerimizde kütüphanecilik bölümleri açılmıştır. Bu bölümlerde öğrenimlerini tamamlayanlar kütüphanelerde görev yaparlar.Yaşadığımız yüzyıl bilgi, ilerleme dönemidir. Kitaplar bilime giden yoldur. Çağımızın buluşlarını kitap, dergi gazete gibi yayın organlarından izleriz. Okuduğumuz kitaplar, dergiler, gazeteler bilgilerimizi artırır. Bizi dünyadaki gelişmelerden, değişmelerden haberdar eder. Kitaplar sevgili dostlarımızdır. Kitaplıklar, kütüphaneler kitapların bir arada bulunduğu yerlerdir.Bulunduğumuz yerdeki kütüphanelerden yararlanalım. Kütüphanelerin zenginleşmesi için kitap armağan edelim. Kitapların korunduğu, yerleştirildiği kitaplığı, kütüphaneyi temiz tutalım. Okuma salonlarında kimseyi rahatsız etmeyelim.

Devamı

PAPATYALAR SABAH SINIFININ 'DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜ' ETKİNLİĞİ

Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu. Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Her yıl enstitüye üye ülkelerde 27 Mart günü Tiyatro Bayramı olarak kutlanır.27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur. Tiyatrolar o gece halka parasız gösteriler düzenler. Tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlar.Ülkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, yaşamını Türk tiyatrosuna içtenlikle adamış olan Muhsin Ertuğrul yazdı. Dünyada ilk tiyatro olayının nerede, nasıl başladığı kesinlikle bilinmiyor, Araştırmacılar; tiyatronun ilkel insanların av dönüşü vurdukları avın çevresinde sevinç ve heyecan sesleri çıkararak dans etmelerinden doğduğunu anlatırlar.Daha sonraları topluluk halinde yaşamaya başlayan insanlar yılın belirli günlerinde, belirli bir yerde toplanmaya başladılar. Bu toplantıda içlerinden bir kişi yüksekçe bir yere çıkarak güldürücü öyküler anlatır, taklitler yapar, şarkılar söylerdi. Bu tür oyunlar zamanla şenlikler geleneğini oluşturdu. Bir süre sonra tiyatroda kişiler ikiye, üçe çıktı. Daha canlı, daha ilgi çekici konular bulundu. Böylece oyunlar, sanat niteliğine kavuştu. Tiyatro da meslek haline geldi.Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Konusu bakımından harekete, konuşmaya, bazen de müziğe yer verilir. Bu nedenle tiyatro güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biridir. Tiyatroda oynayanla izleyen arasında yakın, sıcak bir iletişim vardır. İlk çağlarda oyunun yazılı metni yoktu. Yeteneklerine güvenen oyuncular ortaya çıkıp bir çeşit tuluat yaparlardı. Tuluat; oyuncuların o anda düzenledikleri hareketleri, tasarladıkları sözleri söylemeleridir. Tuluat, sahnesiz ve metinsiz bir tiyatro oyunudur.Yazılı tiyatro yapıtları çok sonra ortaya çıktı. Bir süre tiyatro sözsüz oynandı. Oyuncular olayları, el, kol, gövde, bacak ya da yüz hareketleriyle anlatırlardı. Bu sözsüz tiyatroya pandomima denir.Bizde tiyatro olgusu; çok eskilere dayanan orta oyunu ile onun gölge oyunu biçiminden başlar. Gölge oyunu arkadan ışıklandırılan beyaz bir perde üzerine belli tipteki kuklaların hareket ettirilmesi ve konuşturulması ile yansıyan Karagöz oyunlarıdır.Bugün köylerimizde, çok eski geleneklerden kalma bir alışkanlıkla tiyatroya çok benzeyen eğlenceler düzenlenmektedir. Buna oyun çıkarma denir.Tiyatro oyunculuğu özel eğitimi gerektiren bir meslektir. Tiyatro öğretimi konservatuar denilen okulda yapılır. Tiyatro; yazarların dram, komedi, trajedi türünde yazdıkları eserlerin sahnede oynanması sanatıdır. Tiyatro gösteri sanatı olarak tanımlanır. Belli başlı türleri şunlardır:Komedi: Oyunların, insanların, durumların gülünç yönlerini gösteren bir tiyatro yapıtıdır. Komedinin belli başlı türleri şunlardır:Vodvil, hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılar bulunan hafif güldürüdür.Fars, olayların aşırı abartıldığı, taklitlerin sık sık tekrar edildiği bir komedi türüdür.Trajedi: Konusunu tarih, ya da efsanelerden alan acıklı sahne yapıtıdır.Dram: Yaşamımızda var olan umudu, sevinci, acıyı, bir arada sunan tiyatro oyunudur. Dram şiir ve düz yazı ile yazılabilir.Tiyatrolar; devlet tiyatroları, halk tiyatroları, bulvar tiyatroları, açık hava tiyatroları ve şehir tiyatroları gibi isimlerle anılır.Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Yaşamı sergiler. Yaşama sevincini yaratır. Geçmişi, günümüzü, geleceği anlamamıza yardımcı olur. Tiyatro; Sorunlarımıza ışık tutar. Tiyatro, insanlar arasında halkın içinden doğmuş bir sanattır. Tiyatro hep iyiden, güzelden hoştan yana olmuştur.Tiyatro insanları eğitir. Eğitirken düşündürür. Tiyatro insanlara beraber gülmek, beraber ağlamak, beraber düşünmek gibi insanca duygular aşılar.

Devamı

Bit Salgını İle Mücadele...

Bit nedir, nasıl bulaşır, nasıl tedavi edilir? Bit meselesi hala varlığını sürdürüyor, özellikle de okullarda... Peki bit nedir, nasıl bulaşır, bit temizliği nasıl yapılır?

Devamı

LALELER SABAH SINIFININ SALON OYUNLARI (VİDEO)

Oyun, çocuğun deneyimleyerek kendi kendine öğrenmesini sağlayan, eğlenmek amacıyla ve içsel olarak güdülenen,  bazen kuralları belirlenmiş ve bilinen, bazen de kendiliğinden gelişen ve mutluluk, coşku, heyecan, merak duygularını da içinde barındıran davranışlardan oluşan bir etkinliktir. Oyun, çocukların gelişiminde önemle yer alan bir etkinliktir. Çocuk, kendi kendine veya arkadaşları ile her alanda oyun oynamanın ve sosyalleşmenin bir yolunu bulur. Oynadığı oyunlarla  sorumluluk alır, toplumsal kuralları öğrenir. Düşünce, duygu ve ilişkiler açısından oyun yoluyla kontrol kazanır. Yetişkinler açısından oyun, çocuğun eğlenmesine ve oyalanmasına yarayan amaçsız bir uğraştır. Oyun, çocuklarla iletişim kurmanın ve onların dünyasını paylaşmanın en doğal yoludur ve en sağlıklı sonuç veren yöntemidir.  Çocuk için oyun, içinde yaşadığı ve mutlu olduğu bir dünyadır.

Devamı

LALELER SABAH SINIFININ RİTİM ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR

Çocukların okul öncesi dönemden itibaren müzik ve ritim ile tanışmaları; duygularını ifade edebilme, karşı tarafı anlayabilme, iletişim kurabilme, aldığı rolü üstlenebilme, müzik estetik kazanımı açısından önemli rol oynar. Müzik ve ritim aynı zamanda çocuğun kendine güvenmesini sağlayarak özgüven duygusunun gelişmesine yardımcı olur. Çocukların ritim tutarken düzenli düzensiz yaptıkları hareketler küçük ve büyük kas gelişimini destekler. Orff destekli ritimsel çalışmalarımız psikomotor gelişimine ve duygularımızı ifade etmemize yardımcı olur. Ortaokul seviyesinde ritim çalışmaları; ruh halini değiştirmesine veya içinde bulunduğu ruh halinin devamını sağlamasına yardımcı olur. Eğlenceli bir müzik ya da hızlı neşeli bir ritim ile kan basıncımız artar ve hareketleniriz. Dikkatimizi toplamamıza yardımcı olur. Ritmin akışına uyum sağlamamız bizi motive eder. Ritim çalışmalarında yaratıcı yönlerini keşfetmeleri, zihinsel olarak rahatlamaları ve sosyalleşmeleri amaçlanarak takım çalışması, koordinasyon, konsantrasyon süresinde uzama, stres atma vb. kazanımlar olur.

Devamı

PAPATYALAR SABAH SINIFININ 'DÜNYA SU GÜNÜ' ETKİNLİĞİ

22 Mart 1993 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen karara göre 22 Mart Dünya Su Günü olarak ilan edilmiştir. Burada asıl amaç dünya ülkelerinde gittikçe büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmektir. Bu isme bir gün adayan Birleşmiş Milletler üyeleri içilebilir durumda olan su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması ile ilgili somut adımlar atmayı hedeflemektedir. Dünya Su Günü için her yıl bir tema üzerinden hareket edilir. Örneğin 2021 yılı için ana tema “suyun değeri” olarak belirlenmiştir. Su ekosistem için vazgeçilmez olup değerini iyi bilmek gerekir. Yerkürenin ¾’lük kısmı su olmasına rağmen içilebilir su miktarı %1’den daha azdır. Kullanılabilir su miktarı ise %2,5 olarak ifade edilir. Dünya Su Günü’nün Anlamı Yapılan araştırmalara göre dünya nüfusunun ortalama 1,6 milyarlık kısmı güvenli ve temiz su kaynaklarına erişimde sorun yaşıyor. Yaklaşık 4 milyar insan ise yılda en az 1 ay boyunca ciddi su kıtlığı çekiyor. Bu durumu çözüme kavuşturmak ve suyun önemine vurgu yapmak için her yıl 22 Mart tarihinde Dünya Su Günü olarak kutlanır. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri çerçevesinde 2030 yılına kadar herkes için su çağrısı yapılacaktır. Elde edilen veriler dünya yüzeyinde su kıtlığının giderek arttığını ve 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yarısından fazlasının su sıkıntısının fazla olduğu bölgelerde yaşayacağını gösterir.

Devamı

NERGİSLER SABAH DEPREMZEDE ARKADAŞLARINA YARDIM ETKİNLİĞİ (VİDEO)

NERGİSLER SABAH SINIFININ DMPREMZEDE KKARDEŞLERİNE YARDIM VİDEOSUNA DAVETLİSİNİZ 

Devamı