Haberler

Haberler

OKULUMUZDA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin resmî bayramlarından biridir. Türkiye ve KKTC'nin yanı sıra Kosova Cumhuriyeti'nde "23 Nisan Kosova Türkleri Millî Bayramı" olarak kutlanır.[2][8] Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından dünya çocuklarına armağan edilmiştir.[3] Dönemin Devlet Başkanı Kenan Evren'in yaptığı değişiklikle 1981 Atatürk Yılı'ndan bu yana "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" adıyla kutlanmaktadır. Bu bayram, TBMM'nin açılışının birinci yılında kutlanmaya başlanan 23 Nisan Millî Bayramı ve 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla, önce 1 Kasım olarak kabul edilen, sonra 1935'te 23 Nisan Millî Bayramı'yla birleştirilen Hâkimiyet-i Milliye Bayramı ile Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin 1927'de ilan ettiği ve ilki Atatürk'ün himayesinde düzenlenen 23 Nisan Çocuk Bayramı'nın kendiliğinden birleşmesiyle oluştu.[5] 12 Eylül 1980 Darbesi'nden sonra Atatürk Yılı ilan edilen 1981 yılında Kenan Evren başkanlığındaki Millî Güvenlik Konseyi, bu bayrama resmî olarak "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" adını verdi.[9] Hâkimiyet-i Milliye Bayramı (önceleri 1 Kasım, sonra 23 Nisan), saltanatın kaldırılışının ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu gerçekleştiren TBMM'nin açılışının egemenliği padişahtan alıp halka vermesini kutlamak amacını taşırken, Çocuk Bayramı savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukların bir bahar şenliği ortamında sevindirmek amacını taşımaktaydı. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, UNESCO'nun 1979'u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'ni başlatarak, bayramı uluslararası düzeye taşımıştır.[4] Günümüzde bayrama birçok ülkeden çocuklar katılmakta, çeşitli gösteriler hazırlanmakta, okullarda törenler ve çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.[4] Ayrıca 1933'te Atatürk'le başlayan çocukları makama kabul etme geleneği[7] günümüzde çocukların kısa süreliğine devlet kurumlarının başındaki memurların yerine geçmesi şeklinde devam etmektedir.[10]

Devamı

AÇELYALAR ÖĞLE GRUBUNUN DÜNYA TİYATRO GÜNÜ ETKİNLİKLERİ(VİDEO)

Dünya Tiyatro Günü 1961'de Uluslararası Tiyatrolar Birliği (International Theatre Institute) tarafından kuruldu. Her yıl 27 Mart günü ITI merkezleri ve dünya çapında tiyatro grupları tarafından kutlanmaktadır. Pek çok ulusal ve uluslararası etkinlik kutlamalarda yer almaktadır. En önemli etkinliklerden biri, dünya çapında başarı kazanmış bir tiyatro oyuncusu, yönetmeni veya yazarın yazdığı evrensel bildirgedir. İlk bildirge 1962'de Jean Cocteau (Fransa) tarafından yazılmıştır.

Devamı

AÇELYALAR ÖĞLE GRUBUNUN YAŞLILARA SAYGI HAFTASI ETKİNLİKLERİ

Doğum oranlarının düşmesi ve teknolojik gelişmelerin sağlık hizmetlerinde etkili kullanımı, bilinçli beslenme ve hareketli yaşam, ortalama yaşam beklentisinin uzamasına ve yaşlı nüfusun toplam nüfus içerisindeki payının artmasına olanak sağlamıştır. Yaşlı nüfus artış hızına paralel olarak yaşlılık ve yaşlı sağlığı konularında farkındalık oluşturmak amacıyla "18–24 Mart Ulusal Yaşlılar Haftası" olarak anılmaktadır. Yaşlılarımızın toplumsal yaşama aktif olarak katılmalarını, sosyal, kültürel ve ekonomik haklara sahip ve kimseye muhtaç olmadan yaşamalarını sağlamak, kişi, kurum ve devlet olarak öncelikli görevimizdir. Nüfusun yaşlanması sağlıktan sosyal güvenliğe, çevreye, iş olanaklarına, sosyal kültürel faaliyetlere ve aile hayatına kadar toplumun tüm yönlerini etkilemektedir. Bu öngörüden hareketle Sağlık Bakanlığımızın çalışma planlarında yaşlılık ve sağlık hizmetlerinin düzenlenmesine özel önem verilmektedir.  İnsanlarda görülen pek çok hastalığın ilerleyen yaşla birlikte arttığı bilinmektedir. Yaşlılıkta daha iyi ve kaliteli bir yaşam için bu sağlık sorunlarından korunmak gereklidir.  Korunmak için temel ilkeler arasında; Yeterli ve dengeli beslenme, Doğru fiziksel aktivite ve egzersiz yapmak da yer almaktadır. Kısaca "sağlıklı yaşam ilkeleri" olarak bilinen bu kurallara uyulması durumunda yaşlanma ile ortaya çıkabilecek olan önemli sağlık sorunlarından etkili bir şekilde korunmak mümkündür. İnsanoğlunun var olduğu günden bugüne kadar üzerinde en çok düşündüğü, araştırma yaptığı, türlü çareler aradığı ama bir türlü engelleyemediği gerçek yaşlanmadır. Her yeni güne yaşlanmak için değil sağlıklı yaşamak için "Gençlikten Ömür Saklamak Hepimizin Elinde"

Devamı

AÇELYALAR ÖĞLE GRUBUNUN DÜNYA SU GÜNÜ ETKİNLİKLERİ

"DÜNYA SU GÜNÜ"NÜZ KUTLU OLSUN Yaşamımızın kaynağı su kaynaklarını bilinçli ve adil kullanmak, korumak için bugün tüm dünya ve Türkiye'de Dünya Su Günü'nü kutluyoruz. Birleşmiş Milletler tarafından alınan kararla 1993'ten bugüne her yıl 22 Mart'ta kutladığımız Dünya Su Günü'nde suyun hayati önemini bir kez daha hatırlamak ve çevremize hatırlatmaya yönelik çabalarımız, gelecek nesillere olan borcumuzdur. Spor branşlarımız itibariyle suyun hayatımızdaki yerini en iyi bilen sualtı topluluğu ailesi olarak bu anlamda bizlere daha büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Dünyamızda bizlere armağan edilen, sadece insanların değil yaşayan her canlının ihtiyacı olan su başta olmak üzere her türlü yaşamsal kaynağı bilinçli bir şekilde kullanmak ümidi ve temennisiyle herkesin "Dünya Su Günü"nü kutlarız.

Devamı

PAPATYALAR ÖĞLEN GRUBUNDA DÜNYA TİYATRO GÜNÜNDE KARAGÖZ VE HACİVAT OYUNU OYNANDI

DÜNYA TİYATRO GÜNÜ NEDİR? Uluslararası Tiyatrolar Birliği tarafından ilk defa 1961 yılında kutlanmaya başlayan Dünya Tiyatro Günü o günden beri aralıksız olarak kutlanıyor. Her yıl 27 Mart günü ITI merkezleri ve dünya çapında tiyatro grupları tarafından pek çok ulusal ve uluslararası etkinlikle kutlanmaktadır. Bu özel günde gelenekselleşen bir uygulama da, dünya çapında başarı kazanmış bir tiyatro oyuncusu, yönetmeni veya yazarın yazdığı evrensel bildirgedir. İlk bildirge 1962'de Fransız Jean Cocteau tarafından yazılmıştır. Dünya Tiyatro Günü'nü kutlama fikri 1961 yılında o dönemki ITI başkanı olan Arvi Kivimaa tarafından önce Finlandiya sonra Avusturya'da yapılan 9. ITI Konferansında ortaya atıldı. Bu fikir İskandinav ülkelerinden gelen desteğin de etkisiyle uygulanmaya başlandı. Dünya Tiyatro Günü kabul edildikten sonra her yıl Paris'te 1962 tarihli Uluslar Tiyatrosu'nun (Theatre of Nations) da açılış günü olan 27 Mart günü, ITI'nin dünya çapındaki merkezlerinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlandı. 27 Mart günü her ülkenin tiyatro sanatçıları tarafından hazırlanan bir bildiri sahnelerde okunur. İlk bildiri 1962'de Jean Cocteau tarafından yazılmıştır. Ülkemizde ise tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, Türk tiyatrosunun unutulmaz ismi Muhsin Ertuğrul kaleme almıştır. DÜNYA TİYATRO GÜNÜ NEDEN KUTLANIR? Dünya Tiyatro Günü, tiyatro dünyasındaki insanlar için sahne sanatlarının insanları bir araya getirici gücünü kutlamak, seyirciyle daha iyi bir iletişim kurmak ve insanlar arasındaki anlayış ve barışı arttırmak için bir fırsat olarak görülmektedir. Dünya Tiyatro Günü'nde yapılan etkinlikler, uluslararası işlevlerinin yanı sıra ulusal ve bölgesel tiyatro gruplarının bir araya gelmesinde de rol oynamaktadır.

Devamı

AÇELYALAR SABAH GRUBUNUN EĞLENCELİ VELİ KATILIMI ETKİNLİKLERİ

AÇELYALAR SABAH GRUBU VELİ KATILIMIYLA ŞARKILARLA,OYUNLARLA VE KİTAP OKUMAYLA EĞLENCELİ VAKİT GEÇİRMEYE DEVAM EDİYORLAR.VELİLERİMİZE TEŞEKKÜR EDİYORUZ.

Devamı

PAPATYALAR ÖĞLEN GRUBUNUN YAŞLILAR HAFTASI YARATICI DRAMA ETKİNLİKLERİ (VİDEO)

YAŞLILAR HAFTASI KAPSAMINDA PAPATYALAR SINIFI,ÖĞRETMENLERİ ESMA AKÜZÜM BAYAM REHBERLİĞİNİDE ÇEŞİTLİ OYUN VE DRAMALARLA YAŞLILARIMIZA KARŞI FARKINDALIK OLUŞTURDULAR.

Devamı

NERGİSLER ÖĞLE GRUBUNUN DÜNYA SU GÜNÜ ETKİNLİKLERİ

22 Mart günü Birleşmiş Milletler tarafından 1993 yılında "Dünya Su Günü" olarak ilan edilmiştir. Bugünün amacı; temiz ve güvenli suya erişememe konusuna dikkat çekmek ve küresel su kriziyle mücadele etmek için harekete geçilmesi gerekliliğini vurgulamaktır. UN-Water tarafından koordine edilen Dünya Su Günü için her yıl bir tema üzerinde çalışılmaktadır. 2021 yılının teması "Suyun Değeri" olarak belirlenmiştir1. Su, tüm canlıların ve ekosistemlerin varlığı için vazgeçilmezdir. Yerkürenin 3/4'ü sularla kaplı olmasına rağmen kullanılabilir su miktarı %2,5, içilebilir su miktarı ise %1'den daha azdır2-4. Güvenli suya erişim sağlık için vazgeçilmezdir. Buna karşın günümüzde 2,2 milyar insan güvenli suya erişememektedir1,5,6. Suyun nitelik ya da nicelik olarak yetersizliği sanitasyon ve hijyen sorunlarını da beraberinde getirmekte, bu da pek çok sağlık sorununa neden olmaktadır. Mikrobiyolojik açıdan kirli suların neden olduğu ishalli hastalıklar nedeniyle her yıl 485 000 ölüm gerçekleşmektedir2,7. İshalli hastalıklar küresel hastalık yükünün yaklaşık %3,6'sını oluşturmaktadır8. Gelişmekte olan ülkelerde hastalıkların %80'inden fazlası yetersiz içme suyu ve sanitasyon ile ilişkilidir9. Hastalıkları önlemek ve kontrol altına almak için güvenli suya ve sanitasyona erişimin ne kadar önemli olduğu COVID-19 pandemisinde bir kez daha gözler önüne serilmiştir10. İnsanlar fiziksel (su kaynağının yetersizliği) ya da ekonomik (su altyapısı yokluğu, kötü su yönetimi) su kıtlığı nedeniyle güvenli suya erişememektedir11. Dünyanın farklı bölgelerinde gittikçe artan su stresi tehdidi, ekonomik kalkınmayı, gıda güvenliğini, sağlığı, ekosistemleri, enerji üretimini, yoksulluğun ortadan kaldırılmasını ve cinsiyet eşitliğini olumsuz yönde etkilemektedir1. Dünya nüfusunun yarısının 2025 yılında su stresi altındaki bölgelerde yaşıyor olacağı tahmin edilmektedir7. Su altyapısı, suyun depolanması, taşınması, insanlara ulaşması ve insan kullanımından sonra temizlenerek doğaya geri döndürülmesini sağlamaktadır. Bu altyapının yetersiz olduğu yerlerde insan sağlığı ve ekosistemler zarar görmektedir1. Su aynı zamanda üretim ve sosyo-ekonomik faaliyetler için bir girdidir. Tarım suyun en fazla kullanıldığı alandır ve çevre üzerinde olumsuz etkileri önemli düzeydedir1. Güvenli içme suyu ve sanitasyona erişim 2010 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edildiği gibi insan sağlının korunması için temel insan hakkıdır5,12. Birleşmiş Milletler Alma-Ata Bildirgesi'nde en az bakım kavramını (minimal care) oluşturan sekiz faaliyetten birisi temiz su sağlanması ve sanitasyondur13. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 6'da, 2030 yılına kadar herkes için su ve sanitasyonun varlığının ve sürdürülebilir yönetiminin sağlaması yer almaktadır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 6, Dünya Su Günü'nün temel odak noktalarından birisini oluşturmaktadır. Bununla birlikte Birleşmiş Milletler tarafından yapılan değerlendirmede dünya ülkelerinin 2030 yılında Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 6'ya ulaşmaktan uzak olduğu ifade edilmektedir1,10. Ekonomik gelişme ve nüfus artışı, tarım ve sanayi alanındaki su ihtiyacının artmasına neden olmakta, kişi başına düşen su miktarı azalmakta, diğer taraftan artan kirleticiler su kaynaklarını kirletmektedir. İnsanlar tarafından kullanılan suyun tümü, eklenen kirleticilerle birlikte çevreye geri dönmektedir1.  Bu nedenle yaşam için vazgeçilmez olan su kaynaklarının kirleticilerden korunması son derece önemlidir. Çevreyi ve özelde de su kaynaklarını korumaktan uzak politika ve uygulamalar su kaynaklarının kirlenmesine neden olurken, yaşanan iklim krizi de durumu şiddetlendirmektedir10. Ülkemizde kişi başına düşen su miktarı 2020 yılı itibariyle 1346 m3'tür4. Buna göre ülkemiz sanılanın aksine su zengini değil, su azlığı çeken ülkeler arasında yer almaktadır4,14. Bu değerin 2050 yılında 1120 m3'e düşeceği ve su kıtlığı için sınır değer olan 1000 m3'e çok yaklaşacağı tahmin edilmektedir4,14,15.  NASA 2021 yılı başı itibariyle ülkemizin büyük bölümünde şiddetli kuraklık yaşandığını, İstanbul çevresindeki çok sayıda rezervuarda depolanan su miktarının 15 yılın en düşük seviyesinde olduğunu açıklamıştır16. Güvenli içme suyuna erişim açısından bakıldığında nüfusumuzun %97,6'sının içme-kullanma suyunu iyileştirilmiş su kaynağından sağladığı görülmektedir. Ancak bunun içinde şebekenin payı %56,6 iken, şişe suyu ve damacananın sahip olduğu %28,2 pay düşündürücüdür17. Toplumun temel içme-kullanma suyu kaynağı şebeke suyu olması gerekirken ambalajlı suların bu kadar fazla kullanılıyor olması belediyelerin temel görevlerini yerine getirmesi noktasında bir sorun olduğunu düşündürmektedir. Bu konu üzerinde önemle durulmalıdır.  Su kaynaklarının korunması, suyun etkin kullanımı ve topluma güvenli içme-kullanma suyunun ulaştırılması için; Su kıt bir kaynak olarak ele alınmalıdır. Sulak alanlar ve ormanlar gibi suları doğal olarak toplayan, filtreleyen, depolayan ve serbest bırakan ekosistemlerin korunması ve restorasyonu su kıtlığına karşı mücadelede ön önemli stratejilerden birisidir. Bunlar için multidisiplinler bir yaklaşımla oluşturulmuş çevre politikalarına gereksinim vardır11. Entegre su kaynakları yönetimi benimsenmelidir. Su kullanım planlamalarında tüm farklı kullanıcıların (sanayi, tarım, çevre, belediye) gereksinimleri gözetilmelidir18. Su kaynakları artan nüfus, kentleşme, sanayi, madencilik ve tarım faaliyetleri sonucu ortaya çıkan kirleticilerden korunmalıdır. Çarpık şehirleşme, iyi bir kanalizasyon ve arıtma sisteminin olmaması ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan atıklar, su kaynaklarının kirlenmesine neden olmaktadır. Özellikle büyük kentlerdeki plansız büyüme ve artan nüfus yoğunluğu suya ilişkin sorunların kısa vadeli değil, uzun vadeli ve stratejik çözümlerle giderilmesini gerektirmektedir6. Belediyeler tarafından atık sular türlerine göre ayrı toplanmalı ve arıtılması sağlanmalıdır. Atık suyun arıtılması hem su kaynakları üzerindeki baskıyı azaltacak, hem de suyun yeniden kazanımını sağlayacaktır.   Yağmur suyu hasadı yapılmalı, elde edilen suyun bahçıvanlık, araba yıkama vb işlerde kullanımı sağlanmalıdır. DSÖ tarafından içme-kullanma suları için önerilen "su güvenliği planları" belediyeler tarafından uygulamaya sokulmalıdır. Su güvenliği planlarının oluşturulması kaynaktan musluğa su kalitesi yönetimi sürecinin sistematik hale getirilmesini sağlayacaktır19. İçme-kullanma suyu yönetimi, tüm illerde büyükşehir belediyelerinde olduğu gibi tek elden yürütülmelidir. Su yönetiminin tüm aşamalarında bu konuyla ilgili eğitim almış kişiler görevlendirilmelidir20. Belediyeler tarafından içme-kullanma suyu altyapısı iyileştirilmeli, kayıp-kaçak oranı düşürülmelidir. Kayıp-kaçak oranı için kabul edilebilir sınır %10 iken, ülkemizde belediyeler tarafından çekilen suyun %34,6'sı tüketiciye ulaşmamaktadır21,22. Bina içi depoları kontrolsüzdür. Bu depoların ruhsatlandırılması, denetlenmesi, temizlenmesi konularında yasal düzenleme yapılmalı, bu konunun sahibi belediyeler olmalıdır20.   Ülkemizde su kullanımının sektörel dağılımına bakıldığında 2018 yılı itibariyle çekilen suyun %72'si tarımda, %18'i sanayide kullanılmaktadır23,24. En fazla kullanımın olduğu tarım sektöründe suyun verimsiz kullanımı önemli düzeyde israfa neden olmaktadır2. Bu nedenle suyu tasarruflu kullanan sulama teknolojileri geliştirilmeli ve kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.  Ayrıca su kaynaklarının tarımsal kirleticilerden korunması için organik tarımı teşvik eden politikalar ve diğer sürdürülebilir tarım uygulamaları tercih edilmelidir. Suyun sanayide verimli kullanımını sağlayacak uygulamalar hayata geçirilmeli, sanayi tesislerinden kaynaklanan atık suların arıtılmadan çevreye deşarj edilmesi önlenmelidir.   Halk eğitimi suyun korunması çalışmalarında son derece önemlidir. Suyun değeri konusunda toplumun farkındalığı artırılmalıdır. Bireysel su savurganlığını önlemeye yönelik çalışmalar yapılmalı, tasarruflu beyaz eşyaların ve armatürlerin kullanımı gibi uygulamalar özendirilmelidir.

Devamı

PAPATYALAR ÖĞLEN GRUBUNUN RİTİM ÇALIŞAMALARI TÜM HIZIYLA DEVAM EDİYOR

Ritim Çalışmaları Nasıl Yapılıyor? Ritim çalışmalarında kullanılan bazı perküsyon aletleri vardır. Bunlar timpani, ksilofon, metalofon, davul, darbuka, trampet, kudüm, tumba, bongo, tef, zil...vb tüm vurmalı çalgılardır. Ritim çalışmaları anaokulu döneminde çocuklara eğitim sürecinde verilmektedir. Ritim çalışmaları dahilinde işlenen konular şunlardır; Beden perküsyonu çalışmaları Müzik aletleri ile çalışmalar Seslendirme çalışmaları Canlandırma çalışmaları Farklı kültürlere ait müziklerle dans çalışması Orff çalgılarıyla orkestra oluşturma Doğadan toplanan atıklarla yapılan özgün materyallerle kas gelişimi sağlayan çalgı yapım çalışmaları. Oturarak, el, kol ve ayak yani vücuda vurularak yapılan vücut ritim çalışmaları Masa ve benzeri eşyalara vurularak yapılan ritim çalışmaları Drama ritim çalışmaları Ritim çalışmaları hem çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimi için eğitim öncesi almaları gereken bir uygulama olduğu gibi yetişkinlerinde takım çalışmalarına uyum, sosyalleşme, ortak noktada buluşma, beraberlik gücünü arttırma açısından önemli bir çalışmadır. Ritim Çalışmalarının Faydaları Ritim çalışmalarının faydaları çoktur. Grup yöntemiyle yapıldığı için insanların birbiriyle anlaşmasını ve uyum içinde çalışmasını sağlar. Bu nedenle birçok tanınmış firma çalışanlarını ritim çalışmaları gibi etkinlikler sunmaktadır. Böylece olası bir sorunda çözüm üretebilme imkanını yaratmaktadır. Birlik ve beraberlik duygusunu güçlendirir. Empati yeteneğini ve özgüveni sağlar. İnsanları farklılıklarına rağmen olduğu gibi kabul etmeyi sağlar. Ekip çalışması olduğu için paylaşmayı öğretir. İletişimi ve sosyalleşmeyi güçlendirir. Müziğe ve dansa olan ilgiyi arttırır. Hayata karşı pozitif bakmanızı sağlar. Öfke kontrolünü sağlar. Yaşama sevincini arttırır. Mutluluk ve neşe kadar. Kaygı, stres, depresyon vb. ruhsal rahatsızlıklara karşı iyi gelir. Hayatın Ritimini Yakala! Ritim sadece müzikte, dansta, tiyatroda değil hayatımızın birçok alanında var olan bir olgudur. Kalbimizin atışı da bir ritimdir. Spor yaparken, dans ederken, koşarken, yemek yerken, konuşurken... ritim hayatın kendisidir. Doğada her şey ritim halindedir. Dünyamızın da kendine özgü bir ritmi vardır. Ritim durduğunda yaşam da biter. Laltince'de akış anlamına gelir. Ritim hareketleri sayılarla birlikte yapılır. Her sayı bir ritimdir. Mevsimlerin geçişi, gece ve gündüzün oluşu hepsinin bir ritmi vardır. Evrenin sürekliliği ritme bağlıdır. Dünya kendini sürekli tekrarlayan bir devinimdir. Güneşin ve gezegenlerin her bir hareketinin bir ritmi vardır. Bazı gezegenler yavaş ve ağır dönüş yaparken, bazı gezenlerin döşünü hızlıdır. Bu gezegenlerin birinde ritim bozulduğunda evrenin dengesi bozulur ve olağanüstü durumlar meydana gelebilir. Ritim demek aynı zamanda denge ve uyum demektir. Hepimiz evrenin ritminin birer parçasıyız. Kalp atışımızda ritim bozulduğunda bütün vücut sistemimizin çalışması aksar. Organlar arasındaki uyum bozulur ve sağlığımız tehlike altına girer. Öfkelendiğinizde ya da sinirlendiğinizde kalbimizin atışlarında hızlanma olur bu da vücudumuzdaki ritmin düzensiz bir şekilde çalışmasına neden olur. Bu yüzden ritim çalışmaları insanın zihinsel ve fiziksel gelişimi için önemlidir.  Bu yüzden evrenin bize sunduğu ritme uyum sağlamak ve ona göre yaşamalıyız.

Devamı

PAPATYALAR ÖĞLEN GRUBUNUN AİLE KATILIMI GÜNÜNDEKİ EĞLENCELİ ANLARI(VİDEO)

PAPATYALAR ÖĞLEN GRUBU ÖĞRENCİLERİ, VELİ KATILIM GÜNÜNDE VOLKAN DENEYİ YAPIP DEVAMINDA VELİMİZİN ŞARKI ÖĞRETİMİYLE GÜNÜ EĞLENEREK BİTİRDİLER.KENDİLERİNE TEŞEKKÜR EDİYORUZ.

Devamı

KARDELENLER ÖĞLE GRUBUNUN TOPLAMA VE ÇIKARMA İŞLEMLERİ

Okul öncesi hazırlık sürecindeki çocuğunuza oyun yoluyla öğretebileceğiniz dört işlem, matematik becerilerinin gelişimine katkı sağlayacaktır. Çeşitli oyun yöntemleriyle hem eğlenen hem de öğrenen çocuğunuz, dört işlem konusunda alt yapı oluşturmuş olacağından dolayı matematikte başarılı olma ihtimali artacaktır. Eğitim dönemine baktığımızda pek çok çocuğun matematiğe karşı ön yargılı ve ne olursa olsun yapamayacağını düşünenlerin sayısı fazladır. Matematik dersini zor anladığı için bu dersten kaçan tüm öğrenciler ilerleyen dönemlerdeki akademik hayatında güçlük çekerler. Hayatımızın her alanında ihtiyaç duyacağımız matematik bilgisi, en azından pratik hesaplamalar için toplama- çıkartma, çarpma- bölme gibi işlemler zihinden yapıldığında hayata büyük kolaylık sağlamaktadır.

Devamı

KARDELENLER ÖĞLE GRUBUNUN RİTMİK SAYMA ETKİNLİKLERİ(VİDEO)

nsan yaşamında matematik, olmazsa olmazlardandır. Her aşamada, her yerde yaşantımızda yer almaktadır. Öğrencileri; bağımsız yaşama hazırlamak için işlevsel becerilere ve bilgilere ihtiyaç duyulmaktadır. Dolayısıyla matematik eğitimini çocuklarımızın yaşamlarına dahil etmemiz kaçınılmazdır.       Matematik çalışmaları; günlük hayatta kullanabilecekleri, yaşamlarına faydalı olacak şekilde eğitimci ve veli işbirliği dahilinde planlanmalıdır. Varlıklar arası ilişkiler ( kavram çalışmaları: büyük- küçük, kalın- ince, içinde- dışında vb.) ve ritmik saymalar matematik öğretiminin özünde; bir binanın temelini atmaya benzemektedir. Öğrencinin; öğrenme yaşamında sağlam atılan bu temeli; dört işlem çalışmaları ( toplama, çıkarma, çarpma, bölme ) kazanımlarını da zincirleme birbirine bağlayarak öğrenmesini kolaylaştıracaktır. Bu açıdan ritmik saymaların önemi çok büyüktür.  Ritmik saymaların öğretiminde bilinmesi gereken önemli noktalar bulunmaktadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:  Ritmik saymalar, sadece çalışma masasında deftere yazılan sıralı bir şekilde saydırılan ezberletilmeye çalışılan, çalışmalar olmamalıdır. Ritmik sayma öğretiminde diğer çalışmalarda olduğu gibi veli – öğretmen işbirliği olmalıdır. Öğretmenin yapmış olduğu çalışma evde tekrarlarla pekiştirilmelidir.  Öğretmen rehberliğinde sınıf ortamında, aile ile de öğrencinin bulunduğu her ortamda değerlendirilmeye olanak ve fırsat sağlayan bir kazanımdır. Örneğin somut nesneler  (boncuklar, kartlar, resimli görseller, çubuklar, taşlar vb. ) kullanılır.   Bedensel aktiviteler yaptırılır. (hoplama, zıplama, koşma vb.) Tekerlemeler, parmak oyunları, ipe boncuk dizme gibi etkinlikler yaptırılır. Anneyle gezintiye çıkılması halinde; sokakta otomobiller, ağaçlar, binalar, kuşlar, köpekler, kaldırımda yürüme esnasında taşları sayma ve zıplama oyunları ile 1'er, 2'şer, 3'er,4'er, 5'er, 10'ar ritmik sayma yaptırmaya çok elverişlidir, çocuklar için de ders olmaktan çıkıp eğlenceli bir oyunla öğrenme fırsatı sağlamaktadır. Görsellerle anlatmak daha etkilidir, mümkün olduğu kadarıyla kullanılmalıdır. (resimli görseller, bilgisayarda nesnelerle ritmik sayma etkinlikleri vb.)  Somut nesneler ile görerek dokunarak oyun eşliğinde yapılan ritmik saymalar daha kolay ve kalıcı öğrenmeyi sağlamaktadır. Öğrencinin, matematik dersine ilgisini ve sevmesini de beraberinde getirecektir. Soyut kavramları öğretmek zor olacağı için somut bir şekilde materyallerle desteklenmelidir. Günlük hayatta kullanabilecekleri matematik çalışmaları; temel işlemlerde sayı sayma, ekleyerek sayma, çıkararak sayfa gibi işlevler kullanılmaktadır. Bu aşamada öğrencinin her yerde kullanabileceği en yakın materyal parmaklarıdır, ritmik saymada görev almalıdır. Öğrencinin neyi sevdiğini, neye ilgi duyduğu belirlenip pekiştireç kesinlikle kullanılmalıdır. Öğrenciye konu anlatılırken, basit, anlaşılır, sade bir dil kullanılmalı karmaşık matematik terimlerinden uzak durulmalıdır. Örneğin pazar alışverişi hesabı gibi açık, anlaşılır şekilde günlük yaşamdan örnekler içermelidir ki öğrenciyi cezbetmelidir. Öğrenciye sunulan çalışma, çocuğun hazırbulunuşluk düzeyine uygun olarak tasarlanmalıdır. Maddi pekiştireçlerin yanında, sözlü pekiştireçler de çok etkilidir..."aferin, süpersin, bu görevi çok güzel yaptın" gibi sözlü pekiştireçler, öğrencide özgüvenini artırır motivasyonunu yükseltir. Bu sözlü pekiştireçlerin çocukta her zaman iyi olması gerektiği baskısı oluşturan "sen istersen yaparsın, senin için çok kolay" gibi sözler olmamasına dikkat edilmelidir. Öğrencinin; yaş düzeyine göre iletişim sağlanarak, ritmik sayma etkinliği ders gibi gösterilmekten ziyade oyun oynama, eğlenceli aktivite gibi çocuğa aktarılmalıdır. 

Devamı

PAPATYALAR SABAH GRUBUNUN 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ve ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ ETKİNLİKLERİ

       Tarihin en ihtişamlı direniş destanı olan Çanakkale Zaferi'nin 107. yıl dönümünü büyük bir onur, övünç ve heyecanla kutluyor, şehitlerimizi rahmetle yâd ediyoruz.         Yurdun dört bir yanından gelen yüz binlerce vatan evladının, dirayet ve cesaretle dünyaya meydan okuduğu kutlu yer Çanakkale; vatanımızın ve milletimizin kurtuluşu için canlarını feda eden isimsiz kahramanların bizlere mukaddes emanetidir.           Güç dengeleri karşılaştırıldığında maddenin mana, güç ve kuvvetin inanç karşısında âciz kaldığı bu Muharebe; tüm imkânsızlıklara rağmen iman gücü ve vatan sevgisiyle kazanılan muhteşem bir zaferdir. Zor dönemlerde insanımızın yüreğine çöken ümitsizliği, karamsarlığı ortadan kaldırmış milli mücadelemize ilham kaynağı olmuş, başarıya ulaşılmasında büyük rol oynamıştır.         Çanakkale'de istiklâli ve istikbali için yekvücut olarak düşmana geçit vermeyen o yeniden diriliş ruhunu ebediyen yaşatacak, temsil ettiği manadan asla vazgeçmeyecek, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Devamı

PAPATYALAR ÖĞLEN GRUBUNUN SAYILARI TEKRAR ETKİNLİĞİ(Video)

PAPATYALAR ÖĞLEN GRUBUNUN SAYILARI TEKRAR ETKİNLİĞi

Devamı